Her ne kadar Beşiktaş'ı yenmelerine sevinsem de belediye takımlarının Süper Lig'de olmalarına karşıyım. Taraftarı olmayan, kendi tesisleri olmayan takımların Süper Lig'de işi olmamalı. Maça dönecek olursak, maç öncesi Beşiktaş'tan puan kaybı bekliyordum. Önlibero gibi takımın en önemli noktalarından birinde oynatacak oyuncuları yok. Zaten haftalardır bunun sinyallerini veriyorlardı kötü futbolla.
İbrahim Akın eski takımını da boş geçmedi. Gerçek kimliğine kavuştu gibi gözüküyor ama küçük takımların büyük oyuncusu mu olacak yoksa büyük takımlarda yapabilecek mi? Öncelikle bunu görmesi, karar vermesi gerekiyor.
Bobo kırmızı kart gördü. Pozisyon tam net olarak görünmedi televizondan. Pozisyonun öncesinde kendini marke etmek isteyen belediyeli futbolcuyu ilkin bir itiyor. Daha sonra olan oluyor. Fenerbahçe maçında oynayamayacak.
Diğer bir oynayamayacak isimse tesadüfe bakın ki Rüştü! Sakatlanmış. Ne ara sakatlanmış ne gören var ne bilen! Burnuma pis kokular geliyor ama ben onu Fenerbahçe'ye ilk geldiği zamanlardaki gibi hatırlamak istediğimden susuyorum.
Necati bildiğimiz Necati. Pek bir farkı yok. Olmadık pozisyonları kaçırıp ilginç goller atıyor.
Şimdi gözler yarınki Galatasaray ve Sivas maçlarında...
23 Mart 2008
İstanbul Büyükşehir Belediyespor:2 - Beşiktaş:1
İnter:1 - Juventus:2
Maçın ilk yarısına yetişemedim ancak ikinci yarısını izleme fırsatı buldum. Öncelikle şunu söylemem lazım, yaşı kaç olursa olsun Del Piero ile Nedved topu her ayağına aldığında heyecanlanıyorum. Futbolu aşkla oynayan adamlar. Nitekim bugün Del Pierro izlediğim kadarıyla Materazzi'yi pervane etti. Sahadan sildi adeta. Juventus daha bir takım gibiydi.
İnter'de ise defans kötü günündeydi. Eğer iki tane gol ile kurtuldularsa bunu biraz şanslarına, biraz rakibin beceriksizliğine, biraz da kalecilerine borçlular. Burdisso'nun Trezeguet'in attığı goldeki hatası İnter'de oynayan bir futbolcuya yakışmayacak bir hareketti. Daha önce de söylediğim gibi Materazzi, Del Pierro karşısında 'aciz' kaldı.
Maniche'nin oyuna girmesiyle biraz ayaklandı İnter. Bir gol buldu, ikinci gole de çok yaklaştı. Bu sonuç Roma'nın işine geldi. İbrahimovic'e olan antipatimden dolayı Roma'yı destekliyorum bu sezon şampiyon olması için. Yoksa takımım belli; Torino! Yeri gelmişken Torino'nun da Milan'a 1-0 yenildiğini söyleyeyim. Gol Pato'dan geldi.
Berbatov Milan'a mı?
Geçtiğimiz transfer sezonunun en gözde adamıydı Berbatov. Anlaşılan önümüzdeki transfer sezonunda da öyle olacak. Berbatov her fırsatta Tottenham'da mutlu olduğunu ve ayrılmak istemediğini yineliyor. Taraftarın gönlüne hem su serpiyor, hem de yerini yükseltiyor.
Menejeri ise Milan ile ilgili olarak;
"Milan dünyanın en büyük kulüplerinden biri. Eğer Berba ile ilgileniyorlarsa oturur konuşuruz. Dimitar burada mutlu diye başka bir kulüpte mutlu olamayacak değil!" dedi.
Juande Ramos ise;
"Menejerler çabuk para kazanmak için oyuncularını satmaya çalışıyorlar. Berbatov çok iyi bir oyuncu. Diğer kulüplerin onunla ilgilenmesi çok normal. Ama Spurs ondan çok memnun, o da burayı çok seviyor" dedi.
Geçtiğimiz transfer sezonunda "Berbatov'u almak isteyen kulüp transfer rekorunu kırmak zorunda demişti. Umarım Tottenham'da kalır.
Juande Ramos
Bu sezonu öyle yada böyle geçirecek ama önümüzdeki sezon büyük işler bekliyorum bu adamdan. Yerinde transferler ve doğru bir taktikle Tottenham'ı üst sıralara taşıyacağı aşikar.
Sorulan bir soru üzerine;
"Tottenham'a para için gelmedim. İspanyol basını bu konuda yanılıyor. Her zaman Premier Lig'de üst düzey bir takım çalıştırmayı hayal ettim. Teklif geldiğinde 'Tottenham beni çok istiyor belli, ben de onları istiyorum.' diye düşündüm. Baskı altında olduğunuz bir yer ile istendiğiniz yer arasında çok büyük farklar var" dedi.
Yaptığı değişikliklerle ilgili soruya da;
"Futbol riskli bir iş. Yaptığınız değişiklikler sonucu bazen olumlu, bazen olumsuz yönde etkiliyor. Bir defans oyuncusunu çıkarıp, bir forvet almak riskti ama bize geri dönüşü güzel oldu. Oyuncularım beni yanıltmadığı için mutluyum."
Portsmouth'la anlaşan Defoe hakkında;
"Bu olay tek bir sorundan dolayı oldu. 4 tane üst düzey forvetimiz vardı ve biri gitmek zorundaydı. Defoe'ye yeni bir kontrat önerdik. O ilgilenmeyince biz de yollarımızı ayırdık."
Defoe ise kendi transferi hakkında;
"Tottenham'da çok güzel günler geçirdim. Ama buraya geldiğim günden itibaren kısa zamanda yaşadığım şeyler bana doğru bir tercih yaptığımı gösterdi. Tottenham'da ilk 11'de oynayamadığım için mutlu değildim. Düşündüm ve eğer milli takımda oynamak istiyorsam sürekli ilk 11'de oynayabileceğim bir takıma gidip goller atmalıyım dedim ve Tottenham'dan ayrılma kararı aldım"
Benim de dediğim gibi çok atıp çok gol yeme olayına da değinerek;
"Defans olarak daha iyi olmamız lazım. Çok gol atıyoruz bu taraftarlarımız için iyi bir şey fakat daha az gol yemeliyiz."
Tottenham:2 Portsmouth:0
White Hart Lane'de galibiyeti değişiklikler getirdi. Dawson'ın yerine oyuna dahil olan Bent ve Lennon'ın yerine oyuna dahil olan O'Hara skoru belirleyen isimler oldu. Gönül isterdi ki Tottenham'ın ligde iddiası olsa da bu galibiyete sevinsek, morallensek. Sevindim tabi ama, çok da değil...
İlginç bir istatistik gözüme çarptı. Gol krallığı sıralamasında Robbie Keane 14 golle dördüncü, Berbatov ise 13 golle beşinci! Gol krallığında ilk 5'te iki oyuncunuz bulunmasına rağmen ligin alt sıralarındaysanız, sorunun nerde olduğu açıktır. Bir sansasyonel forvet transferi daha istemiyorum!