18 Mart 2008

Nasıl yani?



Forma Tottenham forması, içindeki de Maradona! Bir de yakından bakalım, anlayan beri gelsin...

Deivid v Charmander


Hakikaten benziyorlar.

Trabzonspor'da transfer arayışları


Trabzonspor yönetimi Ersun Yanal ile birlikte transfer çalışmalarını sürdürüyormuş. Dış transferde şimdilik iki tane Tunuslu oyuncu varmış. Bunlardan biri Mehdi Ben Dhifallah diğeri Amine Chermiti... Fransa'dan Nantes, Auxerre ve Almanya'dan Bayern Leverkusen takımları da bu 2 futbolcunun peşindeymiş.
Adı sanı duyulmamış bu Tunuslular Trabzon'un senelerdir süren şampiyonluk özlemini gidermeye yardımcı olur mu? Olabilir. Çünkü Trabzonspor bu tip oyuncuları bulup çıkarabilen bir kulüp. Mehmet Aurelio'nun geldiği konum ortada.
Unterhaching takımında oynayan 19 yaşındaki Ceyhun Gülselam da transfer için gündemdeymiş.
Umarım faydalı transferler olur da şampiyonluk yarışında bir takım daha görürüz. Bana Öyle geliyor ki Trabzonspor kimi transfer ederse etsin, Gökdeniz ve Fatih Tekke'yi uzun süre arayacak.

Emmanuel Eboue Barcelona'ya mı?


Barcelona bu yaz teklif götürecekmiş Eboue'ye. Sağ bekte Puyol'la bu işin olmayacağını daha önceden anlaması lazımdı Rijkaart'ın. Arsenal Eboue'yi verir mi? Bence verir. Seneler önce kulüp başkanı Henry için "Highbury'i satarım Henry'i satmam" demişti. Sanırım Ashburton Groove'a geçince unuttu bu lafını ve sattı Henry'i. Bu derece önemli bir oyuncuyu satabiliyorlarsa herkesi satarlar.

Bugatti Veyron 16/4


Beni benden alan otomobil görünümlü uçaktır kendileri. Gördüğüm bir fotoğraftan dolayı böyle hislendim, onu da en son paylaşacağım.

Motor tipi: 7998 cc ,16 silindir, W tipi motor , Çap x Strok 84,0 mm x 90,3 mm ,Fren efektif basıncı: 11,90 bar Ortalama piston hızı: 18,1 m/sn.
Motor gücü: 1001 bg / 6500 rpm
Tork: 1550 Nm
Max. Hız: 455 km/sa. (tahmini)
0-100 km/s: 2,5 sn.
Sıkıştırma oranı: 11,75 : 1
Şanzıman: 7 gtronic ve 4 matic
Uzunluk: 4466mm
Genişlik: 1998mm
Yükseklik: 1206mm

Teknik konuları geçtikten sonra yavaş yavaş bunu yazmama sebep olan görüntüyle baş başa bırakacağım sizi.



Buraya kadar her şey güzel..


Bunu alabilen insana o kadar koymaz tabi ama içim cız etti. Bu arada olur da bu arabayı birazcık kurcalamak isterseniz buyrun: http://www.bugatti-configurator.com/bugatti_en.html

Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!



Her şeyi Mehmet Akif  Ersoy söylemiş. Onunkilerin üstüne söz söylemek haddime değil.

Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle “bu: bir Avrupalı”
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya’yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
Çünkü te’sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;
Bir göğüslerse Huda’nın edebi serhaddi;
“O benim sun’-i bediim, onu çiğnetme” dedi.
Asım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i...
Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe”desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
“Bu, taşındır” diyerek Ka’be’yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya’yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin’i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

Bu vatanın her bireyi, bu toprakların her tanesi size minnettar. Ruhunuz şad olsun.

Tottenham - Chelsea



Biri İngiltere'de desteklediğim takım, biri tüm desteklediğim takımlardan ayrı bir yerde olan Fenerbahçe'nin rakibi. İzlemeyelim de ne yapalım?
Chelsea ve Tottenham arasında süregelen bir rekabet var. Özellikle bu sezon Tottenham'ın finalde Chelsea'yi eleyip Carling Cup'ı almasıyla birazcık daha hararetlendi. Chelsea rövanş için çıkacak. Tottenham bu sezon ligde çok kötü, UEFA'dan umulmayacak bir şekilde elendiler. Hala şaşkınım PSV gibi bir takıma elendikleri için. Juande Ramos büyük maçlarda büyük futbol oynatıyor. Tottenham'ın kazanması benim için süpriz olmaz. Rakibimizi de tanımak için güzel bir maç olacak. (Chelsea'yi de tanımıyorsak kimi tanıyacağız o da ayrı konu)

Yine Del Bosque


Beşiktaş bir türlü paçayı kurtaramadı Del Bosque'den. Bu sefer geri dönüş yok. Tazminatı hemen ödeyecekler. Emir büyük yerden, yaptırım da büyük olunca boyun kıldan ince oluyor haliyle.
"İspanyol teknik adam ile yardımcıları Grande Cereijo, Jaiver Minano Espin ve Jimenez Martin’e sözleşmeden doğan vecibelerini yerine getirmediği için FIFA tarafından toplam 6 milyon 706 bin Euro tazminat ödemeye mahkum edilen Beşiktaş’ın, paranın tamamını yıllık yüzde 5 faiziyle birlikte Mart ayı sonuna kadar yatırması gerektiği öğrenildi. Aksi takdirde UEFA’nın “Kulüp Lisans Kriterleri” doğrultusunda Beşiktaş’a gelecek sezon hem Türkiye Süper Ligi, hem de Avrupa’da mücadele etmesi için lisans izni verilmeyeceği ifade edildi."
Bahsi geçen faizle birlikte 8 bin Euro'yu buluyormuş borç. Ver kurtul diyorum artık. Bana bile illallah dedirtti.

Kezman'ı kızdırmışlar!


Kezman uzun zamandır en formda olduğu anında milli takıma çağırılmamış. Buna çok sinirlenmiş. Açıklamasında;
"Djukic göz kamaştırıcı performansları olan futbolcuları takımdan uzaklaştırabilmek için utanç verici mazeretler üretti. Sadece kendi adıma konuşmuyorum. Marko Pantelic, Aleksandar Lukovic ve diğerleri de benim gibi. Djukic bizden Milli Takım’da oynayabilmek için kendimizi futbola adamamızı ve yüreğimizi sahaya koymamızı istedi. Ne yapabiliriz ki? Eğer attığımız goller yetmiyorsa belki sahanın ortasında formalarımızı çıkarıp, çimlerin üzerinde çıplak gezeriz. Djukic basının önüne çıkıp beni milli takıma neden almadığının gerçek nedenini açıklasın!" demiş.
Kezman ve Pantelic'i milli takıma almamak gerçekten cesaret isteyen bir iş. Nedenini ben de çok merak ettim. Pantelic çok gol atmayan ama savaşmayı seven bir oyuncu. Açıkçası onu izlerke keyif alıyorum. Lukovic'i izlemedim, hakkında yorum yapmam adil olmaz. Şöyle bir şey söyleyebilirim. Almadığı 3 oyuncudan biri Fenerbahçe'de, biri Hertha Berlin'de, biri de Udinese'de oynuyor. Kezman'ın dediklerini gerçekten düşünmek lazım. Acaba altında başka nedenler mi var...

Ricardo Andrade Quaresma Bernardo


Porto başkanı Jorge Nuno Pinto da Costa, "40 milyon Euro getiren Quaresmayı alır." demiş. Quaresma için değer mi, değmez mi tartışılır. Büyük takımlarda oynamanın sorumluluğunu kaldıramayabilir. Ben olsam 40 milyon euro verip de Quaresma'yı almam ama attığı şu gole şapka çıkarırım, o ayrı...

Mathieu Dossevi


Fransız basını onun için yeni Ribery diyor. Bu tip söylemler de çok arttı. Yeni Messi bile vardı. Yahu Messi ne zaman eskidi allasen? Neyse konumuza dönelim.
20 yaşında Ribery ile karşılaştırılan Dossevi'nin peşinde tam adıyla Nihat'lı Villarreal ve Porto varmış.

Diego Ribas Da Cunha


İspanyol Marca gazetesinin haberine göre, Diego Juventus'un teklifini geri  çevirip Real Madrid'e gitmek istediğini açıklamış.
Diego çok beğendiğim bir oyuncu. Real Madrid'e transferi hem onun açısından hem de Real Madrid açısından çok iyi olacaktır. Çünkü bana kalırsa Real'in 10 numara diye tabir edilen bu tip bir oyuncuya ihtiyacı var. ZiZou'dan sonra o bölgeye ilaç gibi gelecektir.
Guti yapamaz o görevi, zaten gay çıktı. İyice soğudum.

Spurs


5-1 biten Arsenal maçı ardından Tottenham taraftarının Arsenal'in gençlerine ufak bir atfı...



 
^

Powered by BloggerFlamboyant Striker by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License