04 Mart 2008
Barcelona(3) - (2)Celtic
Manchester United(1) - (1)Olympique Lyonnais
AC Milan(0) - (0)Arsenal
Sevilla(2) - (3)Fenerbahçe
05 Mart 2008
Chelsea(0) - (0)Olympiakos
Porto(0) - (1)Schalke
Real Madrid(1) - (2)Roma
11 Mart 2008
İnternazionale(0) - (2)Liverpool
Maçlar hakkında;
Milan'ın ligdeki durumuna bakarsam Arsenal Milan'ı eler derdim ama Milan bu. Hakkında ileri geri konuşmaya gelmez. Bir bakarsın alıvermiş kupayı!
Barcelona - Celtic ve Olympiakos - Chelsea maçları için yorum yapmaya gerek yok sanırım. Büyük bir süpriz olmazsa turu geçecek takımlar belli.
İnter - Liverpool maçı için; İnter formsuz mu yoksa o başlardaki büyüsü mü kayboldu bilmiyorum fakat Liverpool tura yakın taraf. İnter'in tur atlaması süpriz olur.
Manchester United - Lyon; Old Trafford'dan Lyon'un sağ salim çıkacağını düşünmüyorum.
Schalke - Porto; pek bir fikrim yok bu maça dair. Ama gönül ister ki turu Schalke geçsin, sonra Fenerbahçe ile eşleşsin...
03 Mart 2008
Şampiyonlar Ligi
4 Mart 2008
Umarım 4 mart Fenerbahçem için tarihi bir gün olur. Son haftalarda alınan başarısız sonuçlar ve oynanan ruhsuz futbolu unutturmak için bir beraberlik yeterli bu maçta...
Ammavelakin Sevilla kendi sahasında çok iyi top oynayan bir takım. İlk maçta da gördük ki, tek paslarla kaleye çok kolay yaklaşabiliyorlar. Hücum oyuncularına diyecek söz yok!
Fakat defansta biraz zaafları var gibi. Örneğin ilk maçta Lugano'nun attığı golde, şampiyonlar liginde oynayan ve son iki senedir UEFA kupasına abone olmuş bir takımın öyle bir gol yemesi biraz ilginç. Drago oynamayacak diyorlar ama inşallah oynar.
Fenerbahçe kesinlikle beraberlik için gitmemeli Sevilla'ya. Ne olduğunu anlamadan iki golü görüveririz kalemizde yoksa. Çıkıp yine kendi futbolunu oynamaya çalışmalı. Eğer defansif oynayıp, rakibin top kullanmasına izin verirsek, er yada geç bir gol yeriz.
Çok zor maç çok... Heyecanı şimdiden sardı. Yine karın ve baş ağrıları, yer yer kalp sıkışması, düzensiz nefes alma ve aşırı heyecan dolu bir maç Fenerbahçelileri bekliyor. Umarım iyi bir skorla İspanya'dan ayrılırız.
Türkiye'de teknik direktör tercihleri
Öncelikle bu değerlendirmeyi yaparken, 3 büyükleri bu değerlendirmenin dışında bıraktığımı belirtmeliyim.
Malumunuz ülkemizde işler ne zaman kötüye gitse, ilk gönderilecek isim teknik direktördür. Futbolcu kale çizgisi önünden gol atamaz, faturası teknik direktöre kesilir...
Hata yapan teknik direktörler yok mu peki? Elbette var. Yanlış taktikler, yanlış kadro seçimleri vs.
Anadolu kulüplerimizde teknik direktör seçimleri konusunda ilginç bir gelenek var. Aynı teknik direktörler takımlar arasında dönüp duruyor. Bir sezon bir takımda başlıyor, daha sonra devre arası görevine son verilip, soluğu hemen başka bir güzide kulübümüzde alıyor. Tabii ki bunun sorumlusu teknik direktörler değil, onları o görevlere getirenler.
Ülkemizi, ligimizi tanıyor, yok efendim daha önce de takımımızı çalıştırdı, yok şöyleydi yok böyleydi. Kendi adıma konuşayım artık yeni yüzler görmek istiyorum. Bir Anadolu takımı hocasını kovduğunda Yılmaz Vural, Ümit Kayıhan vs. anılmasın istiyorum. Kendileriyle bir alıp veremediğim yok, ama yeni yüzler şart!
Hem futbolumuz hem de takımlarımız için daha hayırlı olacağı kanaatindeyim.
Bu modanın son örneği Melih Gökçek Spor! Saffet Susic'e başarılar...