31 Aralık 2008

Yeni Yılınız Kutlu Olsun


Fubol dolu yeni yıl dileklerimizle! Dostluk kazansın..

22 Aralık 2008

Diarra Real Madrid'de


Porstmouth' un 23 yaşındaki malili ortasaha oyuncusu Lassana Diarra, Real Madrid' in ara transferde şimdiye kadar renklerine bağladığı üçüncü isim oldu. Bu transfer için Real, 19 milyon euro ödeyecek. Daha önce Arsenal ve Chelsea formalarını giymiş olmasına rağmen oyun tarzı hakkında pek fazla bilgim yok. Sakat Mamadou Diarra' nın yerini doldurmak için transfer edildiyse güzel karar, en azından isim aynı :)

20 Aralık 2008

UEFA Kupası Son 32

Şampiyonlar ligi gibi uefa kupasında da kuralar bugün çekildi. Son 32 ve son 16 turlarında birbirleriyle oynayacak takımlar belli oldu. Galatasarayımız ise fena bir kura çekmedi. İlk maç 18-19 şubatta deplasmanda, ikinci maç ise 26 şubatta istanbulda oynanacak. İlk maçın deplasmanda oynanacak olması güzel. zenit, werder bremen, shaktar ve fiorentina gibi takımların yanında aalborg' dan sonra tercih edilebilcek bir takım. son 2 yılda 3 kez karşılaşıp yenmeyi başaramadık. geçen seneki uefa kupası gruplarında deplasmanda ilk yarıyı 1-0 önde bitirmemize rağmen ikinci yarıda maçı 2-1 kaybetmiştik. Bu sefer şans bizden yana olmalı, en azından Ali Sami Yen'de :)

Paris Saint-Germain - Wolfsburg
Kopenhag - Manchester City
Nec Nijmegen - Hamburg SV
Sampdoria - Metalist Kharkiv
FC Braga - Standard Liege
Aston Villa - CSKA Moskva
Lech Poznan - Udinese
Olympiakos - Saint-Etienne
Fiorentina - AFC Ajax
Aalborg - Deportivo La Coruna
Werder Bremen - AC Milan
Dinamo Kiev - Valencia
Zenit - Stuttgart
Bordeaux - Galatasaray
Olympique Marseille - Twente
Shakthar Donetsk - Tottenham

19 Aralık 2008

Şampiyonlar Ligi 2. Tur

Şampiyonlar liginde 2. tur kuraları bugün çekildi. çekişmeli ve heyecanlı bir tur mücadelesi olacak. en kısa zamanda normal anten ve 37 ekran ufak bir televizyon edinmek şart oldu artık. kendi kafamda çeyrek finale yükselen takımlar şöyle olurdu: roma, man utd, liverpool, barcelona, atletico madrid, bayern münih, juventus ve villareal.
roma, gruptan zorlanarak çıktı ama genç arsenali eleyebilirler. manchester-inter en zor eşleşmelerden biri. şimdilik mançester diyorum. lyon-barça eşleşmesinde barcelona zorlanmaz. real madrid bu sezon da avrupa defterini erken kapatacak gibi gözüküyor. devre arasında kadroları ne kadar düzelir, sakatlıklar ne düzeye gelir bilinmez. Atletico Madrid ise bu sene en beğendiğim takım. bunda şehri ve stadı görmüş olmamın da büyük etkisi var. Bayern münih ise deplasmanda zorlansa da allianz arena'da turu geçer. Chelsea-Juventus eşleşmesi de diğer bir ingiliz-italyan eşleşmesi gibi çok zorlu. chelsea'yi pek sevmem, del piero'dan dolayı juventus diyorum. panathinaikos da grupların süpriz takımı. inter' in önünde lider çıktılar gruptan. Villareal ise 2005-2006 sezonunda son dakikada kaybettiği final şansını bu sezonda nereye kadar kovalayabilecek?
şimdilik tahminlerimiz böyle. bakalım maçlar tamamlandığında nasıl bir oran yakalamış olacağım :) 8'de 5 iyidir bence...

13 Aralık 2008

El Clásico'ya doğru

Bu sene çılgın atan Barcelona ile Real Madrid Nou Camp'ta karşı karşıya geliyor. Barcelona, ligdeki ilk maçı kaybetmesinin ardından çok iyi bir form grafiği yakaladı bu sezon. Avrupa'da ve La Liga'da tozu dumana katıyor adeta. La Liga'da geride kalan 14 maçta 44 gol atıp kalelerinde sadece 9 gol gördüler. Real Madrid ise 33 gol atıp 24 gol yedi.

Real madrid'in Camp Nou' da Barcelona'yı durdurabilmesi çok zor olacak. Sakatlıklar Los Galacticos'un belini büktü. Hafta içinde "Camp Nou' da Barcelona'yı yenmemiz imkansız" diyen Schüster ile yollar ayrıldı ve takımın başına Sevilla ile 2 uefa şampiyonluğu yaşayan Juande Ramos getirildi. Sevilla' dan sonra gittiği Tottenham'da başarılı bir dönem geçirememişti. Ayrıca Ramos'un daha önceleri Barcelona'nın B takımını da çalıştırmışlığı var.

Real'de en önemli gol ayağı yine Raúl. Real Madrid'de sevdiğim pek az şeyden birisi de bu adam. Barcelona karşısına çıktığı 33 El Clasico maçında 15 gol atmayı başarmış. Bu akşam Camp Nou'da bir süpriz olacaksa Madrid adına en önemli rolü Raúl oynar. Tabi Barcelonalı oyuncuların becerileri de önemli.
Son olarak bir not: Ligde oynanan son 10 maçın 3'ünü Barça kazanırken 1 maç berabere bitmiş. ve Barcelona'nın rakibi karşısındaki son galibiyeti 2005-2006 sezonunda Santiago Bernabeu'daki 0-3 lük skor ile kendilerini madridli taraftaralara alkışlattıkları maç.

12 Aralık 2008

Tottenham Hotspur - Manchester United

Maç hakkında ilginç istatistikler;

  • Harry Rednapp, Sir Alex Ferguson'a karşı 2'si lig, 3'ü FA Cup'da olmak üzere 5 galibiyet almış.
  • Alex Ferguson'ın 22 yıllık Manchester United macerası boyunca Tottenham 19 kez menejer değişikliğine gitmiş.
  • Tottenham son 15 Manchester United maçından galibiyet çıkaramamış. Son maçta çok yaklaşsa da 90+3'te Tevez'in golüne engel olamadı.
  • Machester United, Premier Lig'de en fazla Tottenham'dan puan çıkarmış. (75 puan) Az değil mi diyenleriniz olursa diye Premier Lig'in 1992'de kurulduğunu hatırlatalım.

Tottenham açısından;
  • Bu maçı alırsak puanımız 21'e çıkacak.
  • Harry Redknapp yönetiminde 12 maça çıkıp bunlardan 9'unu kazandık. Etkileyici bir performans diyip, dilimizi ısırmayı ihmal etmeyelim. Kulakların çınlasın Juande!
  • Tottenham bu sezon sadece ligde son 5 dakikada 6 gol attı. Arap atı misali bir geç açılmaktan mı bilemedim.
  • Everton maçına kadar White Hart Lane'deki her maçı kazandık. Everton maçında 1-0 yenildiğimizi hatırlatalım.
  • Bu maçtan sonra UEFA kupasında Spartak Moskova ile karşılaşacağız.
  • Alan Hutton ve Giovani Dos Santos bu maçta da görev alamayacaklar. Uzun bir süre oynamaları beklenmiyor zaten. Hutton o kadar değil de, Dos Santos dönse iyi olurdu be!
  • Kaleci Gomes, şimdiye kadarki tüm lig maçlarına ilk 11'de başladı ve 90 dakika oynadı. Bir kaleciden bekleneceği gibi...
  • Didier Zokora oynarsa, doğum gününden 1 gün önce forma giymiş olacak. 28 yaşına giriyor kendisi.
  • Aynı şekilde Roman Pavlyuchenko'nun da doğum günü yaklaşıyor. 2 gün sonra da ona "Hepi börtdey" diyeceğiz. Bu adamlara en iyi hediye galibiyet olur. Kendi çıkarımı düşünüyorum, evet.
  • Frazier Campbell, Manchester United'dan kiralandı. Eğer oynarsa, 'esas takımına' karşı oynayacak. Sahi sezon sonunda alacak mıyız acaba onu? Ek: Anlaşma gereği Campbell kendi takımına karşı oynayamıyormuş. Geç gördüm kusura bakmayın.
Manchester United açısından;
  • Eski Tottenhamlılar görev bekleyecek hocalarından. Biri Dimitar Berbatov, diğeri Michael Carrick. Yeri gelmişken Carrick'in £18.6 milyona kırmızı formayı giydiğini belirtelim. İyi para...
  • 4 maçtır yenilmiyorlar, son 2 maçlarını kazandılar. En son 2-1 Arsenal'e yenildiler.
  • 4 maçtır da gol yemiyorlar aynı zamanda. Son yedikleri gol yine Arsenal maçında Samir Nasri'nin attığı gol.
  • Maçın berabere bitmesi durumunda Manchester United 600. deplasman puanını çıkarmış olacak.
  • Londra'dan, sadece Tottenham yok tabi, bu sene puan çıkarmakta biraz zorlanıyor gibi duruyorlar. Bu serinin Tottenham ile de devam etmesi dileğiyle...
  • Tevez eğer oynarsa, İngiltere'deki 100. maçına çıkacak. West Ham kariyeri de dahil tabi buna.
  • Wayne Rooney 1 maç, Patrice Evra 4 maç cezalı. Dolayısıyla bu maçta yoklar.
  • Eksiklerden bahsetmişken, Carrick ve Ferdinand'ın durumu kritik. Ferdinand oynamak istediğini söylemiş fakat maç saatinde belli olur durumu sanıyorum. Berbatov büyük ihtimalle sahada olacak. Onun da bir sakatlığı vardı.
  • Manchester kazanırsa puanını 34'e çıkaracak fakat 3. sıradaki yeri değişmeyecek.
İki takım arasında;
  • Tottenham sadece iki maçta gol yememiş Manchester'dan. O iki maç da golsüz berabere bitmiş.
  • Tottenham Son kazandığında golleri Les Ferdinand ve Willem Korsten atmış. Maç 2-1 sonuçlanmış. Sene 2001, maç White Hart Lane'de. Artık kazanma zamanı gelmiş.
  • Lig tarihi boyunca takımlar (Premier Lig dahil) 142 kez karşı karşıya gelmiş. Bunların 35'ini Tottenham, 70'ini Manchester United kazanmış. 37 maç berabere bitmiş.
  • Premier Lig'de ise 16 kez karşı karşıya gelmişler. Bu maçların 3'ünü Tottenham, 23'ünü Manchester United kazanmış. 6 maç berabere bitmiş.
  • Tottenham Premier Lig'de kazandığı maçların tümünü kendi sahasında kazanmış.
  • White Hart Lane'deki son maç 1-1 berabere bitti. Tottenham'ın golünü şimdi Manchester United'da oynayan Berbatov(21') attı. Manchester'ınkini ise üstte de bahsettiğim gibi Carlos Tevez(90+3') attı.
  • Maçı Mike Dean yönetecekmiş merak eden olursa. Mike Dean bu sezon 14 maçta 5 kırmızı 55 sarı kart çıkarmış.
  • Tottenham'ın Sunderland'e 2-1, deplasmanda Portsmouth'a 2-0 yenildiği ve yine deplasmanda Manchester City'i 2-0 yendiği maçları yönetmiş.
  • Manchester United'ın ise bu sezon tek maçını yönetmiş. O maçta da Man U kendi evinde Hull City'i 4-1 yenmiş.
Her şeyi yazmışım da maçın ne zaman olduğunu yazmamışım. Maç yarın (13.12.2008) TSİ 19.30'da.

Tuncay Şanlı ve Chelsea

Tuncay'ın Middlesbrough ile anlaştığı açıklandığında kimi çevrelerde hayal kırıklığı oluşmuştu. Fenerbahçe'den ayrılması için en az Chelsea, Arsenal ne biliyim Manchester United'ın teklif yapması gerekirmiş. Bunu söyleyenlerin bir kısmı o anki duygu yoğunluğuyla söyledi, eminim. Diğer kısmına ise hiçbir şey söylemek istemiyorum.
M'boro için ayrıldığında bende de hayal kırıklığı oldu açıkçası. Yanlış anlaşılmasın küçümsediğimden değil. Yanlızca M'boro'yu sevmiyorum, ondan. Sevmiyorum kardeşim zorla mı? hehe.
Bir kanı daha vardı ki bu görüşe ben de katılıyordum. "Tuncay İngiltere'de yapamaz." Tuncay'ın kısıtlı teknik yeteneğinin İngiltere'de oynamaya elvermeyeceğini düşünüyordum. Fenerbahçe'deyken kaval kemiğiyle attığı golleri unutmuş değiliz. Boro'dayken bir ara takip ediyordum. Ufak da olsa bir gelişme vardı. Sonra uzun bir süre ara verdim izlemeye. Ta ki milli takım maçına kadar.
Tek maçlık performansla futbolcu değerlendirmenin ne kadar yanlış olduğundan bahsederiz hepimiz. Tuncay'ın o maçtaki performansı hakkında bu yazdıklarım, öncelikle onu söyleyeyim. Attığı bir şutta kaleyi yıkmaya yeltenmesi, aşırtma goller atması falan tekniği hakkında biraz bilgi verdi. Geliştirmişti kendini, evet. Hırsına baktık, o hala aynı. Zaten o hırsı olmasa bu denli büyük bir gelişmeyi gösterebilir miydi? Sanmıyorum.
İngiltere'ye ilk gittiğinde sanırım Lig TV'ye bir ropörtaj vermişti. Diyordu ki; "Bu ligde kalıcı olmaya geldim. " Çok da gizli olmayan bir mesaj içeriyor bu ifadesi. M'boro'dan sonra yükselmeyi planlıyordu. Çok fazla yorum okudum, yavaş yüksel de saçın başın dağılmasın diyen. Ben de çok fazla ihtimal vermiyordum üstte de belirttiğim gibi. Bugünlerde adı Chelsea ile anılıyor. İnanasımız gelmiyor. "Chelsea mi? Hadi canım!" Mavi formayla salınırken görmeden inanamayacağız sanırım.
Nerden nereye kırmızı yanaklı çocuk. Saç baş da yoldurdun, sevinçten ağlattın da. Seninle beraber biz de hırslandık sahada. Umarım gittiğin her takımda başarılı olursun. Yolun açık olsun Tuncay'ım. Arada bir ruhunu gönder bizim ruhsuzlara!

10 Aralık 2008

Ivica Olić Bayern Münih'te?

Çok aman aman bir forvet değil fakat çok çabalayan, golü arayan bir yapısı var. Sözleşmesi bitiyor. Rivayete göre sağlık kontrolünden geçtikten sonra imzayı çakacakmış. Podolski, Klose, Toni arasından sıyrılabilir mi?

09 Aralık 2008

Juande Real Madrid'te!

Tottenham'da zor günler geçiren ve geçirten Juande Ramos Real Madrid ile anlaşmış. Sabah söylenti olarak gördüm bu haberleri. Açıkçası derbi öncesi hoca değişimi yapmazlar diye bekliyordum fakat Bernd Schuster'in Barcelona maçı hakkındaki düşünceleri aklıma gelince, ihtimal verdim. Tottenham macerasından bir takım dersler çıkarmıştır Ramos umarım. Nitekim bu macera soru işareti olarak kalacak yeni takımının taraftarlarında. Derbi daha da ilginç bir hal aldı.

Ledley King

Yetenekli fakat sakatlıklardan her anlamda çok canı yanan bir adam. Dizindeki problemler nedeniyle sürekli olarak forma giyemiyor. Geçtiğimiz West Ham derbisini Tottenham kazandı. Gollerden birini King attı.
Ledley King'in son golünü seneler önce Portsmouth'a atması ve o dönem Portsmouth'un başında Harry Redknapp'in olması biraz ironik olsa da, bu performans hocasını sevindirmiş. Gel gelelim önümüzdeki maç Manchester United'la ve King'in durumu şüpheli. Dizi bir el verse neler yapacak da...

02 Aralık 2008


Barcelona, Sevilla deplasmanından 3-0 lık galibiyetle dönerken Real Madrid kapı komşusu Getafe' ye 3-1 kaybetti. Şimdi aralarında 6 puanlık bir fark var.
El Mundo Deportivo, iki takımdaki gidişatı değerlendirmiş.

01 Aralık 2008

Yerim ulan topunuzu!

30 Kasım 2008

En 'Flamboyant Striker' hangisi?

Anketimizi sonuçlandırdık.
1. Zlatan Ibrahimovic (19)
2. Fernando Torres (8)
3. Didier Drogba (7)
4. David Villa (6)
5. Samuel Eto'o (3)
6. Wayne Rooney (1)

Katılan herkese teşekkürler.

28 Kasım 2008

NEC Nijmegen: 0 - Tottenham: 1

Tottenham sahaya 4-4-2 ile çıkmış. Geri dörtlüde; Chris Gunter, Michael Dawson, Jonathan Woodgate, Gareth Bale. Orta alanda; Bentley, Zokora, Huddlestone, O'Hara. Forvette de Frazier Campbell ve Darren Bent.
Aslında daha farklı bir galibiyet bekleyebilirdik ama önemli olan 3 puandı. Golü O'Hara atmış. Redknapp zeminin kötülüğünden söz etmiş. Topu dolaştırmada zorluk çektiklerini fakat 3 puanı alıp işlerini yaptıklarını belirtmiş. Tottenham büyük ihtimalle 2. olarak gruptan çıkacaktır. Şampiyonlar liginden gelecek olan takımla eşleşmek dezavantaj gibi görünüyor fakat, oradan kimin geleceği belli olmaz. Udinese'nin önümüzdeki maçını kaybetmesi durumunda işler değişebilir. İkili averajda Udinese'nin avantajı var. 2-0 kazanmışlardı Tottenham maçını, Juande Ramos zamanında. Teyy teyy...
Yürüyedur Tottenham!

Juan Manuel Mata

FM 2008'de Valencia ile oynamaya başladığım zamanlarda tanıdım bu wonderkid' i. 1988 doğumlu, sol kanatta ve forvette oynayabiliyor. Geçen sezon takımın başında Quique Flores varken pek şans bulamasa da, Koeman' ın gelişi ile birlikte forma giymeye başlamıştı. Takımdaki diğer isimli futbolculardan büyük destek gördüğü açık. Bu sezona da iyi başladı, İspanyolların ondan beklentileri fazla. Kaliteli, oyunda derinliğe sahip, gole çabuk gidebilen bir oyuncu.
Sezon başında takip etmeye çalışıyordum taa ki uydu değişikliğine kadar. .artık uyduda ntvspor ve ntv gibi kanallara ulaşamıyorum, ağlıyorum.. Bu akşamki uefa kupası maçında da golünü atmış..

24 Kasım 2008

Pauleta yeniden PSG'de

Geçtiğimiz günlerde bıraktı futbolu bildiğiniz gibi. Yolları yine Paris Saint Germain'le kesişti ama Fransa'yla pek kesiştiği söylenemez. Nitekim kendisi bundan sonra scout olarak görev alacak. Oyuncu arayacağı yerler ise İspanya ile Portekiz'miş. Fm'de çok severdim futbolu bırakan futbolcularımı kulüpte tutmayı. Fransa'da sempati duyduğum takımın bunu yapması hoşuma gitti.

Gallas out <-> Cesc in

Arsenal kaptan değişikliğine gitti. Pazubant Gallas'tan alınıp, Fabregas'a verildi. Böyle genç bir takımın 21 yaşında kaptanı olması gayet normal. Kiev maçına ilk kez kaptan olarak çıkacak Cesc. Arsene Wenger açıklama yapmak zorunda olmadığını, takımın gizliliğine saygı duyulması gerektiğini belirtmiş. Çoğu kişi az çok tahmin ediyordur neden değişikliğe gidildiğini.

Kelâmıkibar #7

"You could cut his head off and he'd still play on!"
Joe Cole, John Terry hakkında konuşuyor.

Cracovia Ultras







Polonya'nın en eski takımı olan Cracovia Krakow taraftarları; Cracovia Ultras

O an #1

Bakakalırım giden geminin ardından, 
Atamam kendimi denize, dünya güzel;
Serde erkeklik var, ağlayamam...

Ne güzel demiş Orhan Veli.

Bitmesin bu rüya #2

Hız, yetenek, sol açık... Kaç kişi geldi aklınızda? Bir de Manchester United diyelim? Buldunuz tabii ki, Ryan Giggs!

Neslimizin izlediği, belki de izleyebileceği en iyi sol kanat oyuncularından biri. Manchester City alt yapısında oynarken, Alex Ferguson tarafından ailesine kadar gidilip, bütün sorumluluğu alınarak Manchester United'a katılmış. O gün bugündür Kırmızı Şeytanlarda...
İngiltere milli takımında oynaması için teklif gelmiş fakat ben Galler milli takımında oynamak istiyorum diyerek reddetmiştir. Bir zamanlar takım arkadaşı olan Veron, Arjantin ile Galler'in maç yapacağı zaman Giggs'in Galli olduğunu öğrenmiş ve şaşırmış. İlginç tabi...
Aslında soyadı Giggs değil. Annesi ile kendisini terk eden babasına inat annesinin kızlık soyadını seçmiş. Yakışıklı değil ama karizmatik bi' adam Giggs. Top ayağına geldiğinde tam bir afet olur o ayrı. Fakat aşırı derecede kıllı bir abimiz. Ne olur o kırmızı formayı veya üstünde ne varsa çıkarmasın. 
Çok seviyoruz seni Ryan Giggs. Bitmesin bu rüya!

Mariangela Demurtas

Tristania'dan tanıyoruz. "Ulan bi' yerden tanıdık geliyor" diyenlere duyurulur. 

23 Kasım 2008

Tottenham Hotspur:1 - Blackburn: 0

Tottenham için lig bu maçtan sonra başladı. Dipte olmanın stresini geride bıraktılar ve kendilerine olan inançlarını sağlamlaştırdılar. 7. Everton'la puan farkı 4'e düştü, şimdilik 15. sırada. Golü Pavlyuchenko attı, Lennon harika bir futbol oynamış. Bentley'den gol beklemiştim ama olmadı, canı sağolsun. 

Bir önceki postta da dediğim gibi, "Yürüyedur Tottenham!"

Yürüyedur!

Harry Radknapp'in gelişinden sonra Tottenham şahlandı. Bu hafta White Hart Lane'de Blackburn ile karşılaşacaklar.
Bantley açısından önemli bir maç. Eski takımına karşı şans verilirse, ki verilecektir bence, oynayacak. İçimden bir his gol atacağını söylüyor ama bakalım. Eski takımına karşı oynayan her futbolcu gibi orada güzel zamanlarının geçtiğini ve hala görüştüğü arkadaşlarının olduğunu söylüyor.
Sakatlar var Tottenham'da. Sanırım Wootgate hasta fakat maçta oynayabilecek gibi gözüküyor. Giovani Dos Santos uzun süredir sakat, takıma pek bir katkı sağlayamadı bu yüzden. Eksikliği hissedilecek isim Luka Modric. Sakatlığından kurtulmuş olsa da antremansız olması en iyi ihtimalle sonradan oyuna girmesine sebep olacak.
Mağlubiyetin arkasından oynanması açısından bu maç önemli. Alınması halinde Tottenham'ın çıkışı devam edecektir. Şunu da ekleyelim, puan durumunda Blackburn Tottenham'ın hemen üstünde 18. sırada. Dualarımız Tottenham ile birlikte...

Emre Tilev

Facebook hesabı varmış bu zat-ı muhteremin. ÖSS'ye hazırlanan ergen bünyeler gibi, "Çok çAlıŞmaK Lasımm :) :P" tarzı bir ileti yazmış. Bari hakikaten çalışsa da adam gibi bir maç izletse bize. Derinlemesine analizler yapıyor sanırım.

Not: Resmin üstüne tıklamanız göz sağlığınız açısından hayırlara vesile olur.
Ek: Interested in: Men yazıyormuş. Vay anam vay...

20 Kasım 2008

Futbol Aşkı

18 Kasım 2008

Servet Çetin ve Maskesi


Kaya gibi topçudur bizim aslan parçası Servet. Öyle kolay kolay devrilmez, vurduğunu devirir, kendisine vuranı da devirir. Fedakardır Servet, takım gol yollarında sıkıntı çekiyorsa, çıkar ileri, arkadaşlarına yardımcı olur. Sakatlığın kralını geçirsin, "bana mısın?" demez, çıkar topunu oynar tam performans...

Geçen haftaki derbide, Edu Draceña'nın kafa topuna çıkarken yaptığı, müthiş 2 hit combo dirsek hareketiyle, aynı elmacık kemiğine 2 sefer dirsek yemiş, ve elmacık kemiği kırılmıştı ve yine " bana mısın?" demeden, mor bir elmacık kemiğiyle, elinde buz torbasıyla, derbiyi tamamlamıştı.

Hafta içinde Kayserispor ile kupa maçı vardı. Düşünüyordum, "ulan bu Servet'e o elmacık kemiği koruma maskesi nasıl olur?" diye. Plastik, arkadan kolayca bantlanan bir maske bekliyordum. Bundan bir kaç sene önce Ali Tandoğan'ın kafa atmasıyla, İbrahim Üzülmez'in taktığı gibi. Kayseri maçını izlemedim. Maç sonu yorumları, videoları izledim. Bir baktım, bir haber, "Maskeli Servet" tarzı bir şey. Aha dedim bu. Açtım haberi, fotoğrafa baktım. Lan o ne öyle? O ne biçim maske? anlam veremedim.

Sonra Galatasaray-İBB maçına gittim, stadyuma. Yine maskeliydi Servet fakat, bu sefer de herkes aynı soruyu soruyodu : "Nonda mı lan o? Kim o?". Bildiğimiz Ayıboğan Servet işte.

Bilmiyorum, sporcu sağlığıyla ilgili yeni teknoloji aparatlarını. Belki vardır bir özelliği ama maskeyi de gidip Sex Shop'dan almanın bi anlamı yoktu heralde, saçlarını da böyle arkadan bağlamış çıkarmış falan.

NBA ile ilgilenenler bilir, Richard Hamilton, seneler önce elmacık kemiğini kırdı, şeffaf maske taktı, hala suratında o maske...

Aman diyim Servet, özenme onlara...

17 Kasım 2008

Galatasaray 2 - 0 İ. B. Belediyespor




Maç çok sıkıcıydı gerçekten. Servet' in ve Lincoln' ün direkten dönen topları dışında doğru dürüst bir pozisyon yoktu, yüksek tempo ve üst düzey mücadele de. Ama bu maçı bana izlettiren sahadaki parçalı forma oldu. Galatasaray taraftarı takımını sahada her zaman parçalı forma ile görmek ister. Sezon başında tanıtılan parçalı forma-beyaz şort kombinasyounu, bu sezon hiç kullanılmamıştı Hadi onu geçtim klasik parçalı forma ise sadece ASY' deki Steau Bükreş maçında giyilmişti. Zaten son bir kaç yıldır iç saha forması olarak tanıtılan sarı-kırmızı formayı pek fazla sahada göremiyoruz. Bu durumu ise forma seçiminde önceliği deplasmna takımına verme saçmalığına bağlamak istiyorum. Son olarak da kişisel tarihimden bir not: 2005-2006 sezonundan bu yana 26 tane iç saha maçına gitmişim ve bu maçlardan sadece 9 tanesine sarı-kırmızılı forma ile çıkılmış.

11 Kasım 2008

vize haftası


vize haftası, bloga yazma konusunda belimizi büktü. Hayırlısıyla bu haftayı bir atlatalım, yazılarımız devam edecek.

Hem penaltı hem gol!

Bir yazar daha ihtiva ediyor artık blog. Kendisiyle aramızdaki futbola dair ilginç saptamaları yazacaktım, artık gerek kalmadı. Zamanla burada olacaktır yazılar merak etmeyin. 

İki santrafor, hem penaltı hem gol... Hoşgeldi, iyi ki geldi. 

07 Kasım 2008

Benfica - Galatasaray


Saat 20:00 civarıydı. Zemin futbola müsait, hava şartları futbola müsaitti. İki takımda maç için hazırdı. Fakat ben değildim. Pivot Santrafor'u aradım. Açtı telefonu. "Naber lan Pivot?" dedim, "İyiyim senden naber?" dedi, "Ben de iyiyim sağol dedim" sonra dedim ki "Gel maçı beraber izleyelim", o da yok hafız "Sınav falan var dedi" ben de "Tamam lan gelmezsen gelme" dedim ve kapattım telefonu.

Pivot yoktu, ama cips vardı kola vardı bira vardı. Yemişim Pivot'u. Saat 21:30 oldu ve maç başladı. Ben de bir mağlubiyet havası hakimdi. Pivot da ne hakimdi onu bilmiyorum ama. Maçın 1. dakikasında Lincoln'le, 2. dakikasında da Ümit Karan'la pozisyona girdi Galatasaray. "Noliy la?" dedim kendi kendime. Herhalde Pivot da demiştir. Bu arada maç devam etkmekteydi fakat Galatasaray'ın ilk 2 dakikasında ürettiği pozisyonlardan başka adam akıllı bir pozisyonu yoktu, fakat pozisyon da vermiyordu. Kötü değildi takım, şahane pas yapıyordu. Ha bu arada Pivot "Noliy la?" dememiştir, dersteydi çünkü o esnada.

Devre arası oldu, gittim iki lokma bişey yedim, su içtim, biraz zapping yaptım falan...

2. yarı başladı, sahada muazzam bir Galatasaray vardı. O çok klişeleşmiş, herkesin dilinde 2000 ruhu geri dönmüştü sanki... Paslar, yardımlaşma, alan daraltma, teke zortlatma, her şey vardı Galatasaray'da. Mağlubiyet havasının hakim olduğu müsabakadan muazzam futboluyla galip ayrılmıştı Galatasaray... Sadece hücumda değil, savunmada da olağanüstü bir Galatasaray izledim ben. Pivot da izlemiştir.

Galatasarayımız için talihsiz bir günde böyle bir galibiyet almak ilaç gibi geldi...

Bu maçtan sonra gözümüzü Kadıköy'e çevirdik, hem 2 gün sonrası için hem de Mayıs'taki UEFA kupası finali için...

Pivot sen de çevirdin mi lan?

Benfica 0 - 2 Galatasaray


Estadio da Luz' da kimsenin beklemediği bir skor aldı Galatasaray. Maçın ilk yarısını izleyemedim ama 2. yarıda oynanan oyun keyif verdi. Bir kere en çok dikkat çeken nokta; ayağa pas yapan, ileriye gelişi güzel-dandun- toplar atmayan bir takımın sahada olmasıydı. Emre'nin golünden sonra takımın geri çekilmesini beklerdim. Skorda olduğu gibi burda da yanıldık. Golden sonra pozisyon vermeden üstüne bir de 2. golü atarak rahat bir şekilde maçı bitirdik.
Bu skorun ortaya çıkmasında en önemli etken, kewell'ın yokluğunda geri dörtlü-ayhan-meira bloğunun bozulmamasıydı. bunun yanı sıra arda ve lincoln de kazanılan topları olumlu kullandılar. belki biraz da benfica'nın zaaflarından olacak ama lincoln'ün de çoğu pozisyonda ayakta kalmayı başarması, Galatasaray' ı oyunun hakimi yaptı. Uefa'daki bir sonraki maç ise Metalist ile 27 kasımda Ali Sami Yen' de grup liderliğini getirecek maç...

Bir eleştiri de Baros'a: At onları be gözüm!

06 Kasım 2008

Iniesta 6 hafta yok!

Iniesta, şamiyonlar ligindeki Basel maçında sakatlandı ve yaklaşık 6-8 hafta sahalardan uzak kalacak. Barcelona' nın orta saha yükünü Xavi ile birlikte çekiyorlardı. Guardiola' nın gözü zorlu maç trafiği öncesi oldukça korkmuş olmalı...

-iniesta' nın sevilla, valencia, villareal ve madrid maçlarında takımda olmayacağını düşünmek bile rengimi onun kendi renginden daha beyaz yaptı!

02 Kasım 2008

Selçuk İnan

Geçen sezon benim de eski açık tribünden seyrettiğim maçta, Manisaspor formasıyla uzaktan 2 tane güzel gol atmıştı Galatasaray'a. Uzaktan şut atan, sürekli deneyen futbolcuları oldum olası sevmişimdir. Dün de İstanbul B.B.S'a harika bir gol attı. İngiltere Premier liginde görmeye alışık olduğumuz tarzda bir vuruş. Ceza sahası dışından topun dibine girişi muhteşemdi. Herhalde bu sezon atılan ve atılacak goller arasında ilk 5'teki yeri garantidir.

Football Manager 2009 (demo)

Çıkmış efendim demosu. Haliyle hemen indirmekteyiz. İndirelim, oynayalım yorumları buraya yazarız. FM'nin vize zamanları bunu yapması insanlığa sığmaz ama yapacak bir şey yok.

Eskişehirspor:2 Fenerbahçe:2

Bir çiçekle bahar olmaz demiştim. Olmadı da. Fenerbahçe'nin ciddi bir müdahaleye ihtiyacı var. Arsenal maçı şimdiden rüyalarımıza girmeye başladı. Bu kadar futboldan uzak oyun anlayışı olamaz. Eskişehir'in gol olduğu söylenen pozisyonuna herkes yorumunu katarak bir tahminde bulunacaktır. Net olarak görünmüyor çünkü. Eğer golse yazık oldu Es Es'e.

Volkan Demirel: Dün Edu ile birlikte Galatasaray ile oynanan kupa maçından bir kesit sundular bize. Biraz konuşun! Ya Edu adam gibi Türkçe öğrensin ya da Volkan Portekizce "Bırak!", "Bende!" gibi basit kelimeleri öğrensin. Bir değil iki değil. Eğer Volkan söyledi de Edu duymadıysa onu bilemem. Volkan'da da Serdar Kulbilge'de olduğu gibi bi' ses yok ki inletsin her yeri...

Roberto Carlos: Eleştirmek haddime değil diyerek geçiştiriyorum yine...

Lugano - Edu: Uyumsuzlar. Kaç sene oldu hala bir uyum sağlayamadılar. Adam paylaşımı yok. Kademe yok. Bir defans ikilisinde sadece bu ikisi olmasa bile, büyük bir takımda oynamamaları için yeterlidir. Edu'nun yediğimiz golde Volkan eğer bırak dediyse, topu bırakmaması hiç uslanmadığının kanıtı.

Gökhan Gönül: Yine basit hatalar yaptı. Önünde hiç kimsenin oynamıyor olması onu zor durumda bırakıyor. Hücuma çıktığında geride kalacak bir adam olmuyor.

Maldonado: Yahu sen nesin birader? Futbolcu değilsin onu biliyoruz da nesin? Bir metre top sür kafamı kıracağım ya. Ne defansif anlamda iyisin ne de hücumda. Bu kadar yavaş, bu kadar saçma futbol oynanamaz. Hemen gönderilmesi lazım. Hem de daha fazla oynatılmadan...

Semih: Ben mevkisini çözemedim dün Semih'in. Sağ açık desem değil, forvet hiç değil, forvet arkası da değil. İstekliydi ama nerde oynuyorsa artık, o mevkide olmadı.

Selçuk: Maldonado'dan katbekat iyi oynamasına rağmen oyundan alındı. Maldonado'yu görünce bu adamı eleştirmek inanın içimden gelmiyor. O derece!

Uğur Boral: Yine yüzlerce çalım denemesi, ayakta saatlerce tutulan toplar, toptan hızlı koşmaya çalışmalar... Geçen seneki Uğur nerede? Görenler Samandıra Tesisleri'ne bırakıversin.

Alex De Souza: Fenerbahçe'deki 101. golünü attı. İlk golü çok güzeldi. İkinci golde de kaleciden topu kurtarışı Güiza'ya birşeyler anlatır gibiydi. Büyüksün kaptan!

Güiza: Bu adam nasıl gol kralı oldu cidden merak etmeye başladım. Arsenal maçında da, Eskişehir maçında da kaleciyle karşı karşıya pozisyonları atamıyor. Almunia'da Eskişehirspor'un kalecisi de bana göre kaleci falan değil ama atamıyor. Topu ne tarafa çekse gol ama kalecinin içinden geçirmeye çalışıyor. Sen ne kadar çabalarsan çabala o pozisyonları atamazsan olmaz. İddia ediyorum, o pozisyonlara Semih girse mutlaka gol atar!

Ali Bilgin: Sanırım Burak Yılmaz'dan sonra Aragones'in yeni sevgilisi...

Galatasaray'ın bu akşam puan kaybedeceğini sanmıyorum. Beşiktaş kaybedebilir. Bu futbolla bizi ilgilendirmiyor bunlar. Böyle oynarsak şampiyon olma olasılığımız çok az.

Tottenham:2 Liverpool:1 #2

Namağlup Liverpool, White Hart Lane'den çıkamadı. Liderliği de Chelsea'ye kaptırdı kırmızılar. Tottenham ise yavaş yavaş kimliğini yakalıyor. 9 puanla 18. sıraya yükseldi. Arsenal'in Stoke City'e yenilmesi de keyfimize keyif kattı.
Başta Harry Radknapp'in iddialı açıklamaları biraz korkutsa da bir bildiği varmış. Rafa maçı kaybettiklerine inanamadığını, çok şanssız olduklarını söylemiş ve kaçan pozisyonlardan dert yanmış. Harry ise kazanmaya devam ediyoruz demiş. Umarım devam ederiz.
Keane sanırım asist yapmış. Yakışır Keano'ya ama keşke gitmeseydi...
Pivot Santrafor derinlemesine bi' pas atmış bir sonraki derbiye dair. Bu sene de kazanamazlarsa Kadıköy'e gelmemelerini öneriyorum. Bunu burnu büyük biri olduğumdan değil, Fenerbahçe futbol oynamadığı için söylüyorum. Mutlak favori Galatasaray maalesef...

01 Kasım 2008

Tottenham 2 - 1 Liverpool

Blog içi derbide gülen taraf zor günler geçiren Flamboyant Striker oldu. 3. dakikada Kuyt ile öne geçen Liverpool, bu üstünlüğünü maç sonuna taşıyamadı ve son dakikada Pavlyuchenko'nun ayağından gelen golle sahadan 2-1 yenik ayrıldı. Hotspur, Harry Redknapp ile yakaladığı çıkışı devam ettiriyor, güzel günler görecekler güneşli günler :)

Neyse şimdi gözler bir başka blog içi derbiye -09.11.2208- çevrildi. Bu sefer kazanma sırasının bende olmasını ümit ediyorum..

Eskişehirspor - Fenerbahçe

Es Es geçen maç Galatasaray'ı yendi. İki büyük maçı arka arkaya oynamaları onlar için şans mı, şanssızlık mı ona siz karar verin. Kendi sahalarında oynamaları avantaj ama bu sezonun bir de ikinci devresi var. Taraftarlar yüksek bilet fiyatlarından şikayetçiymiş. Ne kadar oldukları hakkında bir fikrim yok, araştırmaya da üşendim.
Maldonado saçlarını kestirmiş. Eğer oynarsa göreceğiz efendim. Fenerbahçe'nin muhtemel kadrosu şöyle;

Kalede; Volkan Demirel,
Defansta; Gökhan Gönül, Lugano, Edu, Roberto Carlos
Orta Sahada; Deivid(Semih), Josico, Selçuk, Uğur, Alex
Forvette; Güiza

Kazım Cezalı Sağ kanatta Deivid'i izleyebiliriz. Deivid'in iyileşmesiyle, Semih'in yedek kulübeye çekilip çekilmeyeceği merak konusu oldu. Eğer yine yedek kalmaya başlarsa yazık olur bu adama. Hem çok yararlı oynuyor (nerde oynarsa oynasın), hem de taraftar onu çok seviyor. Bakalım ne olacak.
Eskilerden bir gazete ile süsledim yazıyı. Kazasız belasız, Fenerbahçe'nin galibiyetiyle biten bir maç olması dileğiyle.

Tottenham - Liverpool

Blog içi derbi. Pivot Santrafor Liverpool'u destekliyor, ben Tottenham'ı. Bakalım ne olacak. Bu arada Robbie Keane'in White Hart Lane'e dönüş maçı. Oynarsa taraftarların nasıl bir reaksiyon göstereceğini merak ediyorum. Torres'in durumu sanırım maç saatinde belli olacakmış. Liverpool 5 maçtır kazanıyor. Tottenham ise Redknapp ile 1 galibiyet 1 beraberlik aldı. Önceki formundan bahsetmeye gerek yok, puan durumundan belli oluyor zaten.

31 Ekim 2008


Geçenlerde Sir Alex Ferguson' un, Real Madrid' in Heinze' yi almasındaki asıl amacının, o iyi bir futbolcuolmasına rağmen, Ronaldo' yu Madrid' e getirebilmek olduğunu söylediğini bir açıklaması okumuştum. Cristiano Ronaldo ve Gabriel Heinze oldukça yakın arkadaşlar. Bu açıklamaların üzerine Heinze ise şöyle buyurmuş:
"Cristiano, Madrid' de United' dakinden daha iyi oynar."

Marek Hamsik

Napoli' nin bu seneki çıkşında önemli rol oynayan oyunculardan biri de Marek Hamsik. CM&FM oynayanlar için tanıdık bir isim. Türk halkı da onu ilk kez euro 2008 öncesi slovakya ile yapılan hazırlık maçında duymuş olsa gerek. Hatta hatırlıyorum da maçın ilk yarısı boyunca Hamsik diye okunan ismi ikinci yarı ne olduysa Hamşık diye okunmaya başlanmıştı. Bu sezon arjantinliler Lavezzi ve Denis ile takımı sırtlıyorlar. 1987 doğumlu genç oyuncunun daha önce Brescia ile Serie A ve Seria B tecrübeleri var. Brescia' daki son ve Napoli' deki ilk sezonunda ortaya koyduğu istikrarlı performansı bu sezon da devam ediyor. Bu sezon takımın ligde ve avrupada oynadığı 14 maçta 6 golü var. Bakalım bu iyi performansı Napoli' yi ve kendisini nerelere kadar götürecek....

30 Ekim 2008

Vişnevski!



- şu andan itibaren D10s' un takımına hazırlık maçları için messi' yi göndermeyi reddetmek günah mı sayılacak?

dios (D10s)' un ispanyolcada tanrı anlamına geldiğini de hatırlatalım.



 
^

Powered by BloggerFlamboyant Striker by UsuárioCompulsivo
original Washed Denim by Darren Delaye
Creative Commons License